ANI HİKÂYELER| CÜNEYT ÖZYER
Mila ve Messi
Meselesi
- Pastoral Bi' Çocukluk Hikâyesi


Biz iki morbet, İsmail ve ben. Yaşımız, on iki-on üç ancak var. Mevsim bahar. Mayıs, ormanın üst kenarındaki kuytulardan geçip gitmek üzere... Negolar baş vermiş, çayır-çimen boy atmış, Yusufçuk kuşları köknar dallarında köşe kapmaca oynamaya başlamış... Yine de kabansız üşürsünüz. Bu zaman ahır ahalisi otlakta olacak. Morbet de peşinde… İsmail’le karıştırıp birbirine hayvanları Kanlı Satar’ın yamacına sardırmış, biz de dik patikadan tabana kuvvet Kara Karo’nun çayırına çıkmışız… Karşıda Sakolta…

Ana-oğul Kayası’nın başında oturup az soluklandık. Hesabımız tutarsa, yirmi dakikaya kadar önce bizim Sedef arkasından İsogilin Gülçin sırtta görünür… Bekliyoruz. Gelince çayıra sokmayacak, üst kıyısından devam edip orman içinde otlatacağız. Çayırlar biçilecek, koruk. Yani otlatmaya yasak.

- İsmail…
- Na?
- Ola gal Mila oyniyah, hayde.
- Yengarım bah…
- San ela zan… A bu degenegi göriyersın bu degenegi!..
- …

Ben değneğime güveniyorum. Bir Kızılcığın yeni sürgününden geçen bahar kesmişim… Budaksız, dümdüz… Değme morbet kalın ucu hangisi, ince ucu hangisi bilemez. Bir de kabuklarını sıyırıp törpülemiş ve ocakta kavurmuş ki babam, vallahi Devrek bastonu yanında süpürge sapı kalır. Vurdum mu milaya, sızım-sızım sızlatıyor, adeta uçuruyor havada.

Ana-oğul Kayası'nın altında, harman yeri kadar toprak bir düzlük var… İndik, İsmail ortada durdu, pergelin sabit ayağı oldu. Ben sağ elimdeki değnekle hareketli ayağı. Sol elimle İsmail'in sağ elinden tuttum, o durdu ben döndüm. Çemberi çizdik, daldık oyuna.

Hayvanların tamamı gelmiş… Onlar da taze bahar otlarına dalmış, burunlarından çıkan nefes sesiyle ritim tutarak başlarını bir sağa bir sola sallıyor, keyifle otluyorlar. Bir ara baktım ki geçen sene doğan tosunlardan bizim Ceyran ile İsogilin Comart birbirine yan-yan bakıp ayaklarıyla çimleri eşeliyor. Daha boynuzları yarım yay bile yapmamış… Delikanlı böğürmelerle meydan okuyorlar birbirlerine.

- “Ola utuşacah bunnar” dedim İsmail’e
- “Ham da mohkem tutaşacalar ola bu itoğlitlar” dedi İsmail.

Boynuz sesleri arasından aniden “küüüt” diye bir ses daha duyduk. Ceyran ile Comart kafa-kafaya tokuştular.

Ben dedim ki;
- Bizım tosun sizınkıni yengar.

İsmail dedi ki;
- Nah yengarr. O geçan yaz Cenkelek yaylasında boyudi. Kışın da Kecho’nun has otuni yedi.

- Ceyran’da Sahara Yaylası’nın tanasi. Vız galur. Hem Kecho’nun otundan na olur, yarısi kakaç!..

- Bizım yayla sizın yayladan beyüktur.

- Bizım yaylanın oti daha çiçeklidur bir kâra.

- Bizım Comart, çoh cesurdur. Ham kankalari ona yardım edar, yalağuz birahullar heç!

- İgitluhta Ceyran’ın üstuna yohtur. Ham boynuzlari daha böyük, ham kankasi daha da çohtur. Amcamgilin tosunnar kimin terefında olacah? Tebi ki Ceyran’ın.

- Ben da tayımgilınkilari çağırurum.

- He he… Deeey Matigil’den galana kadar… Mulezim tayımgil dahorada daha, karşida. Bir sılığa bahar.

- O hoooo, ona baharsan ben a buradan aşindi bir sılıh vurem, aha karşida Kuçen. Babanın köyi. Tökülur bögüra-bögura galullar.

- Ha ha… Kuçen’dan na olur!… Üstumuz Karaköy, anamın köyi… Karşısi Sıhızır, babamın köyi. Bizım ahrabamız daha çohtur.

- Ey Atalar, Karavat… Ben daha onnari saymadım.

- Bir kara benım tayımın Merkez’da tükâni var… Merkez’ın tamami galur.

- Benım babamın kirvasi da Ardahan’da… Na habeeer!..
- Artvin galur.
- Erzurum’i çağırurum.
- Ankara bizinan…
- İstanbol’da eniştam var.
- Bibimın ortanca kızının kocasi Almanya’da.
- Maradona Arjantinli akıllım.
- …
- …

Şaaaak… Şaaaak. İki şamar ki, alasından. Biri benim kulağımın dibine, biri İsmail’in. Ziya Emmi Sakolta’dan inerken çayırda hayvanları görmüş, küplere binmiş. Kan ter içinde çıkıp gelmiş…

- Ola oğluşaksızın sıpalari… Ola çayir koruh, bu malların burda işi na?

- Almanya Arjantin’i yengar.
- Nah yengar. Arjantin’in Messi’si var…

- Ziye Emi san na dersın?
- İş penaltilara kalur.

Cüneyt Özyer
Yerel Hikâyeler
Temmuz 2014, Çayyolu - Ankara



< ÖNCEKİ | KURUCUYA DÖN | SONRAKİ >



Bİ' DAVET YAPIN




Temas

Görsel İletişim Tasarımı, Pazarlama İletişimi, Siyasal İletişim, Markalaştırma, Yaratıcı Yazarlık alanlarında elli yıllık deneyime sahip Üstat Cüneyt Özyer'den bir konferans almayı veya bir etkinliğinize katılmasını düşünürseniz aşağıdaki formu doldurup gönder butonuna dokunmanız yeterli. Size çok kısa sürede cevap verecektir.



Gidiyor...
Mesajınızı aldık. Teşekkür ederiz. Size en geç iki iş günü içinde cevap vereceğiz.

Bize aşağıdaki telefon veya e-posta adresimizden de ulaşabilirisiniz. Bi' kahve içmeye her zaman bekleriz.

Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi,
Başkent Güvengir Küme Evleri
2908. Sokak No: 30
Çayyolu - Ankara / Türkiye

Gsm: 0 (532) 332 37 80
e-posta: info@grafikevi.com.tr