ŞİİRLER | İÇİME İNEN MERDİVEN | CÜNEYT ÖZYER
Gün Gelir


Ben okurken geceydi...
Ayak sesleri net duyulurdu.

1977 Gazi.
Koridorlar yüksek, uzun...

Sesim yüksek değildi.
Tam hatırlamıyorum ama içimden dilimin ucuna bir mırıltı kadardı o türkü.

"Gün gelir yepyeni bir güneş doğar
dağların doruklarından
Yepyeni bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından."

Mevsim kış, Mayıs filan değil yani.
Koridorlar yüksek, uzun... Koridorlarda çıt yok.
Belimde, içinden zincir geçen hortum

Kapı aniden açıldı, geldiler.
Kaç kişiydiler bilmiyorum. Kavgada yumruk sayılmaz ama hiç atamadığım kesin.

Kapı tekrar açıldı, gittiler.

Tuvalette çıt yok.
Parkam yırtık, gömleğim yaka-paça,
yüzüm dağılmış ve amaaa
hâlâ belimde içinden zincir geçen hortum.

Yüzümü yıkadım, henüz şiş yok.
Koridora çıktım, koridorda çıt yok.

Geç kalmıştım, kapıyı vurdum derse girdim. Dayı gördü, hoca anlatıyor... Devam... Dayı adımı bağırdı, hoca sustu... Sınıfta çıt yok.

Dayı dediğim bir sevgili ağabey... Soyadı Karadayı... Hepimizin dayısı... Salim.

Dayı kalktı... Gömleğimin yakasını düzeltti, saçlarımı düzeltti, ellerime parmaklarıma baktı, elini yüzümde gezdirdi, burnum kanamıyor ama gözüm şişiyor... Dizimde bir ağrı, çorabıma bir sıcaklık iniyor... Dışarı çıktık. Paçalarımı çekti. Sağ dizimin altında kan. "Eve götüreyim seni" dedi.

Koridorlar yüksek, uzun...
Koridorlarda çıt yok.

Dayı ve belimde içinden zincir geçen hortumla ben merdivenleri indik, bahçeye çıktık... "Yola kadar yürüyelim" dedi Dayı, "bir dolmuş buluruz."

Gece ayaz, gece kasvet.

Nizamiye yolu karanlık.

Nizamiyeden çıktık, yola çıktık, dolmuş yok. Korkuyoruz. Bekliyoruz. Gözümün biri kapanıyor. Dolmuş geldi. Dayı rahatladı. Yüzüme baktı, yüzünde acı vardı. Ben küçüktüm... Başımı okşadı. Nedenini sordu, "türküm galiba" dedim. Yine başımı okşadı.

Ulus, Şentepe durağı. Saat 22.15 civarı. Dayı "götüreyim eve kadar" dedi. Yetmiş beş kuruşum vardı. Dolmuş da tam yetmiş beş kuruş. "Yok dayı dedim, ben giderim." Öbür gözüm de kapanıyordu. Sondan bir önceki dolmuş hareket için bekliyordu. "Dayı sen git, ben iyiyim. Sen de son dolmuşu kaçırma" dedim.

"Korktuk sadece, geçmiş olsun.
Türkülerini de bundan sonra ya içinden söyle, ya da hiç söyleme... Unut." dedi.
Şentepe'de son duraktan sonra eve bir kilometre yol... Yokuş. Ve ayaz olmasa diz boyu çamur. Gece kondurmuştuk evimizi. Bir odasının tavanı kapalı, gerisi çatıda kiremit saymaca. Tuvalet var, banyo yok.

O bir odada, kapı dibinde elli litrelik su bidonu (yarısı dolu), bir gaz sobası (üstünde çaydanlık), iki somya (üstünde iki döşek), bir kare masa (üstünde Nordmende S/B televizyon - yeni), üstünde örtü (üstünde mum) vardı.

Eve geldim. Gözlerimin ikisi de kapandı. Karanlık, kör karanlık artık. Elektrikler kesilmiş. Ablam uyumuş. Mum bitmiş, alev örtüden yakmaya başlamış. Anahtar sesine uyanmış. Korkmuş. Bağırmış. Camı açmış örtüyü sıyırıp camdan atmış... Bana sarılmış.

Sarılmışız, ağlamışız biz. Sarılmışız, gülmüşüz.

Ne türküler söylemişiz… Birlikte ve tam bize göre.

*“Gün gelir...
Gün gelir zorluklar kalmaz gider Yepyeni bir hayat doğar,
direncin ufuklarından”

*Sarper Özsan ve Cem Karaca'ya saygıyla.


Cüneyt Özyer
İçime İnen Merdiven’den
Aralık 1996, Mebusevler



< ÖNCEKİ | KURUCUYA DÖN | SONRAKİ >



Bİ' DAVET YAPIN




Temas

Görsel İletişim Tasarımı, Pazarlama İletişimi, Siyasal İletişim, Markalaştırma, Yaratıcı Yazarlık alanlarında elli yıllık deneyime sahip Üstat Cüneyt Özyer'den bir konferans almayı veya bir etkinliğinize katılmasını düşünürseniz aşağıdaki formu doldurup gönder butonuna dokunmanız yeterli. Size çok kısa sürede cevap verecektir.



Gidiyor...
Mesajınızı aldık. Teşekkür ederiz. Size en geç iki iş günü içinde cevap vereceğiz.

Bize aşağıdaki telefon veya e-posta adresimizden de ulaşabilirisiniz. Bi' kahve içmeye her zaman bekleriz.

Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi,
Başkent Güvengir Küme Evleri
2908. Sokak No: 30
Çayyolu - Ankara / Türkiye

Gsm: 0 (532) 332 37 80
e-posta: info@grafikevi.com.tr